26 Aralık 2012 Çarşamba

Kızsız Hayat isimli romandan bazı bölümler,2


Arabanın kapısını kapatıp kenar mahalleye doğru koştu. Bense fırsatını bulup arabadan indim ve basın mensuplarının olduğu bölgeye doğru koşmaya başladım. Basın mensuplarının çoğu yeni geldiği için son hazırlıklarını bitirememişti. Sağ taraftaki kadın muhabir -Yayındayız- işaretini aldığı gibi, büyük bir heyecanla konuşmaya başladı. “Polise gelen ihbar, inanılmaz bir gerçeği ortaya çıkardı. İstanbul’un eski bir mahallesinde, ilk çağlara ait yapılarla, bu yapılarda yaşayan insan olduğu tahmin edilen canlı varlıklar bulundu. Dünya şokta. Amerikadan bir araştırma heyeti, bu sabah ilk uçakla yola çıktı. İddialar büyük. İnsanlık İstanbul’da mı başladı? Evrim dahil birçok teori değişecek mi? Yanımızda bulunan Ortadoğu  ve Balkanların en ünlü teorisyeni maymun lakaplı Mahmut bey’den bu soruların cevabını öğreneceğiz.”

Yanındaki saçı, sakalı birbirine karışmış yüz kiloluk hafif gorile benzeyen adama döndü: “Hoşgeldiniz efendim.”

“Hoşbulduk güzel bayan, maşallah dört dörtlük evrim geçirmişsiniz.”

“Teşekkür ederim efendim” diye gülümsedi muhabir. “Biliyorsunuz dünya bu sabah büyük bir şokla uyandı. Tabi şuanda resmi bir açıklama olmadığı için de aklımızda bir sürü soru var. Gözümüzün önünde yaşayan bu canlılar nasıl oldu da bir Allah’ın kuluna görünmedi? Evrim teorisi değişecek mi? İnsanlık İstanbul’da mı başladı? Bu ve buna benzer bir sürü soru soruluyor. Sizin bu konudaki fikriniz nedir?”

“Gerçekten bu sabah öğrenilen bir gerçek var ki, o da evrim teorisinin ana fikrinin değişebileceği. Nedir evrimin ana fikri? İnsanlığın maymundan evrim geçirmiş olabileceği. Ama bu sabah bulunan ilk çağa ait yapılarla bu yapılarda yaşayan el değmemiş insanlar, biz evrim bilimcilerini ters köşeye yatırdı. Tabi ben genel evrim konusunda uzman olduğum için bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum.”

“Sizi dinliyoruz.”

“Benim teorim şu; bu insanlar sabah, akşam hep karanlıkta yaşadığına göre, insan evrimini yarasa’dan geçirmiş olabilir. Zaten yarasalarda birçok sırrı bünyesinde bulunduruyor. Darvin baba da yarasaları çok severdi. Hatta bazı günler sadece yarasa etiyle beslenirdi. Yalnız insanın yarasadan geldiğini söylemek için, şu anda çok erken. Çünkü elimizde yeterli bilgi yok. Yetersiz bilgiylede konuşamayız; ama evrim teorisinin başı büyük belada.”

“Teşekkür ederiz Mahmut bey, Lütfen yanımızdan ayrılmayın. “Muhabir kameramana döndü: “Ünü kuzey kutbuna kadar yayılmış olan uzay bilimcisi Turgut bey yanımızda.” Yanındaki esmer adama dönüp mikrofonu uzattı:

“Az önce gerek sizi, gerekse de Mahmut bey’i dinlediğim için bazı yanlı ve yanlış söylemleri düzeltmek istiyorum” diye söze başladı. Turgut: “Biz uzay bilimcileri olarak uzayın derinliklerinde yaşayan canlı varlıkların olduğuna inanıyoruz. Bu sabah bulunan varlıklar da yolunu kaybetmiş uzaylı olabilir; çünkü…”

“Lütfen insanlara doğru bilgi verelim” diye lafa karıştı Mahmut.

“Politik davranmayalım. Tribünlere oynamayalım.” Muhabire baktı: “Bu varlıklar, evrimini yarasadan gerçekleştirmiş olabilir.”

Turgut sinirle iç çekerek başını iki yana salladı: “Yanlış” dedi muhabire bakarak, “Evren gibi büyük bir alanda herkes yolunu kaybedebilir. Bu varlıklar da muhtemelen gideceği gezegeni şaşırıp dünya’ya gelmiş uzaylı varlıklardır.”

“Yolunu şaşırmış uzaylı palavrası” diye dalga geçti Mahmut, “Darvin baba bunları duysa, herhalde gülmekten evrim geçirirdi…Mesela, Darvin babanın da uzaylılarla ilgili çok güzel tespitleri vardır. Darvin baba’ya göre uzaylı denen varlıklar, aslında evrimini tamamlayamamış kuş veya benzeri hayvanlardır.”

Mahmut konuşurken, Turgut inanamayan gözlerle Mahmut’a bakıyordu.

“Peki Darwin neye dayanarak bunları söyledi?” diye sordu Muhabir.

“Sanırım ağaca dayanarak söyledi. Zaten Darwin baba birçok teorisini muz ağacına sırtını dayayarak söylerdi.”

Muhabir güldü: “O anlamda söylemedim, uzaylı teorisini hangi kanıtlara dayanarak söyledi?”

“Bir kere şu konuda anlaşalım; Darwin baba her söylediği teori için dedektif gibi kanıt aramazdı. Gözlemlere dayanarak örnekler verirdi. Bu teoriyi söylerken de, bazı örnekler verdi. Mesela kuşlar uçabilen varlıklardır, uzaylılarda uçabilen varlıklardır. Kuşların kanadı vardır, uzaylılarında kanadı vardır…”

“Uzaylıların kanadı yoktur” diye sert bir dille lafa karıştı Turgut: “Onlar bir araç yardımıyla uçabiliyorlar. Hatta bu konuda çok ilginç bir söylenti de vardır. Söylentiye göre; insanlara uçak yapmayı uzaylılar öğretmiştir. Hatta o uzaylı kırk yılda bir dünya’ya gelip kahve içermiş. Bizim türk uzay bilimcileri de o uzaylıya -Cafer- ismini vermiş. Tabi bu söylentiler hiçbir zaman resmiyete dökülmedi.”

“Yav dalga mı geçiyorsun?” dedi Mahmut Turgut’a: “Resmen evrim geçirdim yani. Yok uçak yapmayı uzaylılar öğretmiş falan, ne dediğini bilmiyorsun.” Muhabire bakarak sözlerini sürdürdü.” Darwin baba da böyle saçmalayan insanlara -Maymunlaşma- dermiş.”

“Hiçbir bilgisi olmadan konuşan insanlar var ne yazık ki. Zaten evrim diye bir şey yoktur. Benim bildiğim tek evrim, komşumun kızı Evrim.”

Mahmut elini sallayarak, “Hadi ordan” dedi, “Sen ne anlarsın evrim teorisinden. Mesela sana yaşanmış bir olay anlatayım; Bir gün Darwin baba eli cebinde yolda yürürken Maymun görmüş. Maymunun yanına gidip demiş ki; sen de yakında benim gibi insan olacaksın. O zaman ziyaretime gel. Neyse aradan iki hafta geçtikten sonra Darwin babanın yanına evrimini yeni tamamladığı belli olan bir adam gelmiş. ‘Baba beni tanıdın mı?’ demiş. Darwin baba: ‘Çıkaramadım’ deyince adam: ‘Ben geçen gördüğün maymunum’ demiş sırıtarak, ‘İnsan olunca gel dedin ya’. Bunun üzerine Darwin baba, yanındaki makasla adamı baştan aşağı tıraş etmiş. Sonra yanına oturtmuş, ‘Şimdi insana benzedin’ diyerek kahkaha attıktan sonra ciddileşerek: ‘Evrim teorisinin doğruluğunu en iyi şekilde öğret. Sakın maymun kardeşlerini de hor görme’ gibisinden tavsiyelerde bulunmuş. Sonra aniden ortadan kaybolmuş. Yaşanmış bu olay bile evrim teorisinin kanıtıdır.”

***

 

Ben olayı biraz daha ilginçleştirmek için yanlarına gittim. Muhabir ve konukları, kim bu adam der gibi birbirlerine kaş, göz hareketi yaptı. En sonunda: “Beyefendi” dedi muhabir sinirli bir sesle, “Canlı yayında olduğumuz için lütfen çekilin kameranın önünden.”

“Bakın ben bazı konularda bilgi vermek istiyorum.”

“Siz kimsiniz?”dedi muhabir

“Görgü tanığıyım.”

“Ne zaman gördünüz?”

“Aslında bir hafta önce gördüm. Baktım uçuyorlar falan çok korktum. Aralarından bir tanesi de bana bakınca resmen korkudan altıma ettim, “Kameraya baktım, belki tanıyan olur düşüncesiyle el salladım. Kameraman, ne yapıyon oğlum anlamında el hareketi yaptı. Muhabir yüzünü buruşturdu.” “Söylediğiniz bilgileri şu an için doğru kabul edemiyeceğim. Lütfen kameranın önünden çekilin..”

“Neden doğru kabul etmiyorsunuz?” diye atıldı Turgut, “Uzaylı olabileceğini kanıtladığı için mi?”

Turgut’a cevap Mahmut’tan geldi: “Şirinlerin yaşadığı köyü bile bulmak burayı bulmaktan daha kolay iken, bu ne şekil evrim geçirdiği belli olmayan görgü tanığına mı inanacağız. Darwin baba da böyle insanlarla sık sık karşılaştığı için maymunlara güveni kalmamıştır.”

Muhabir yüzünü bana çevirdi: “Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. Daha sonra görüşmek üzere.” Yayından çıkmamı gözleriyle işaret etti.
“İstenmediğim yerde durmam hanımefendi, “Kameranın önünden çekildim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder