Arabanın
kapısını kapatıp kenar mahalleye doğru koştu. Bense fırsatını bulup arabadan
indim ve basın mensuplarının olduğu bölgeye doğru koşmaya başladım. Basın
mensuplarının çoğu yeni geldiği için son hazırlıklarını bitirememişti. Sağ
taraftaki kadın muhabir -Yayındayız- işaretini aldığı gibi, büyük bir heyecanla
konuşmaya başladı. “Polise gelen ihbar, inanılmaz bir gerçeği ortaya çıkardı. İstanbul’un
eski bir mahallesinde, ilk çağlara ait yapılarla, bu yapılarda yaşayan insan
olduğu tahmin edilen canlı varlıklar bulundu. Dünya şokta. Amerikadan bir
araştırma heyeti, bu sabah ilk uçakla yola çıktı. İddialar büyük. İnsanlık
İstanbul’da mı başladı? Evrim dahil birçok teori değişecek mi? Yanımızda
bulunan Ortadoğu ve Balkanların en ünlü
teorisyeni maymun lakaplı Mahmut bey’den bu soruların cevabını öğreneceğiz.”
Yanındaki saçı, sakalı
birbirine karışmış yüz kiloluk hafif gorile benzeyen adama döndü: “Hoşgeldiniz
efendim.”
“Hoşbulduk güzel
bayan, maşallah dört dörtlük evrim geçirmişsiniz.”
“Teşekkür ederim
efendim” diye gülümsedi muhabir. “Biliyorsunuz dünya bu sabah büyük bir şokla
uyandı. Tabi şuanda resmi bir açıklama olmadığı için de aklımızda bir sürü soru
var. Gözümüzün önünde yaşayan bu canlılar nasıl oldu da bir Allah’ın kuluna
görünmedi? Evrim teorisi değişecek mi? İnsanlık İstanbul’da mı başladı? Bu ve
buna benzer bir sürü soru soruluyor. Sizin bu konudaki fikriniz nedir?”
“Gerçekten bu
sabah öğrenilen bir gerçek var ki, o da evrim teorisinin ana fikrinin değişebileceği.
Nedir evrimin ana fikri? İnsanlığın maymundan evrim geçirmiş olabileceği. Ama
bu sabah bulunan ilk çağa ait yapılarla bu yapılarda yaşayan el değmemiş
insanlar, biz evrim bilimcilerini ters köşeye yatırdı. Tabi ben genel evrim konusunda
uzman olduğum için bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum.”
“Sizi dinliyoruz.”
“Benim teorim
şu; bu insanlar sabah, akşam hep karanlıkta yaşadığına göre, insan evrimini
yarasa’dan geçirmiş olabilir. Zaten yarasalarda birçok sırrı bünyesinde
bulunduruyor. Darvin baba da yarasaları çok severdi. Hatta bazı günler sadece
yarasa etiyle beslenirdi. Yalnız insanın yarasadan geldiğini söylemek için, şu anda
çok erken. Çünkü elimizde yeterli bilgi yok. Yetersiz bilgiylede konuşamayız; ama
evrim teorisinin başı büyük belada.”
“Teşekkür ederiz
Mahmut bey, Lütfen yanımızdan ayrılmayın. “Muhabir kameramana döndü: “Ünü kuzey
kutbuna kadar yayılmış olan uzay bilimcisi Turgut bey yanımızda.” Yanındaki
esmer adama dönüp mikrofonu uzattı:
“Az önce gerek
sizi, gerekse de Mahmut bey’i dinlediğim için bazı yanlı ve yanlış söylemleri
düzeltmek istiyorum” diye söze başladı. Turgut: “Biz uzay bilimcileri olarak
uzayın derinliklerinde yaşayan canlı varlıkların olduğuna inanıyoruz. Bu sabah
bulunan varlıklar da yolunu kaybetmiş uzaylı olabilir; çünkü…”
“Lütfen
insanlara doğru bilgi verelim” diye lafa karıştı Mahmut.
“Politik
davranmayalım. Tribünlere oynamayalım.” Muhabire baktı: “Bu varlıklar, evrimini
yarasadan gerçekleştirmiş olabilir.”
Turgut sinirle
iç çekerek başını iki yana salladı: “Yanlış” dedi muhabire bakarak, “Evren gibi
büyük bir alanda herkes yolunu kaybedebilir. Bu varlıklar da muhtemelen
gideceği gezegeni şaşırıp dünya’ya gelmiş uzaylı varlıklardır.”
“Yolunu şaşırmış
uzaylı palavrası” diye dalga geçti Mahmut, “Darvin baba bunları duysa, herhalde
gülmekten evrim geçirirdi…Mesela, Darvin babanın da uzaylılarla ilgili çok
güzel tespitleri vardır. Darvin baba’ya göre uzaylı denen varlıklar, aslında
evrimini tamamlayamamış kuş veya benzeri hayvanlardır.”
Mahmut
konuşurken, Turgut inanamayan gözlerle Mahmut’a bakıyordu.
“Peki Darwin
neye dayanarak bunları söyledi?” diye sordu Muhabir.
“Sanırım ağaca
dayanarak söyledi. Zaten Darwin baba birçok teorisini muz ağacına sırtını
dayayarak söylerdi.”
Muhabir güldü: “O
anlamda söylemedim, uzaylı teorisini hangi kanıtlara dayanarak söyledi?”
“Bir kere şu
konuda anlaşalım; Darwin baba her söylediği teori için dedektif gibi kanıt
aramazdı. Gözlemlere dayanarak örnekler verirdi. Bu teoriyi söylerken de, bazı
örnekler verdi. Mesela kuşlar uçabilen varlıklardır, uzaylılarda uçabilen
varlıklardır. Kuşların kanadı vardır, uzaylılarında kanadı vardır…”
“Uzaylıların
kanadı yoktur” diye sert bir dille lafa karıştı Turgut: “Onlar bir araç
yardımıyla uçabiliyorlar. Hatta bu konuda çok ilginç bir söylenti de vardır. Söylentiye
göre; insanlara uçak yapmayı uzaylılar öğretmiştir. Hatta o uzaylı kırk yılda
bir dünya’ya gelip kahve içermiş. Bizim türk uzay bilimcileri de o uzaylıya -Cafer-
ismini vermiş. Tabi bu söylentiler hiçbir zaman resmiyete dökülmedi.”
“Yav dalga mı
geçiyorsun?” dedi Mahmut Turgut’a: “Resmen evrim geçirdim yani. Yok uçak
yapmayı uzaylılar öğretmiş falan, ne dediğini bilmiyorsun.” Muhabire bakarak
sözlerini sürdürdü.” Darwin baba da böyle saçmalayan insanlara -Maymunlaşma- dermiş.”
“Hiçbir bilgisi
olmadan konuşan insanlar var ne yazık ki. Zaten evrim diye bir şey yoktur. Benim
bildiğim tek evrim, komşumun kızı Evrim.”
Mahmut elini
sallayarak, “Hadi ordan” dedi, “Sen ne anlarsın evrim teorisinden. Mesela sana
yaşanmış bir olay anlatayım; Bir gün Darwin baba eli cebinde yolda yürürken
Maymun görmüş. Maymunun yanına gidip demiş ki; sen de yakında benim gibi insan
olacaksın. O zaman ziyaretime gel. Neyse aradan iki hafta geçtikten sonra Darwin
babanın yanına evrimini yeni tamamladığı belli olan bir adam gelmiş. ‘Baba beni
tanıdın mı?’ demiş. Darwin baba: ‘Çıkaramadım’ deyince adam: ‘Ben geçen
gördüğün maymunum’ demiş sırıtarak, ‘İnsan olunca gel dedin ya’. Bunun üzerine
Darwin baba, yanındaki makasla adamı baştan aşağı tıraş etmiş. Sonra yanına
oturtmuş, ‘Şimdi insana benzedin’ diyerek kahkaha attıktan sonra ciddileşerek:
‘Evrim teorisinin doğruluğunu en iyi şekilde öğret. Sakın maymun kardeşlerini de
hor görme’ gibisinden tavsiyelerde bulunmuş. Sonra aniden ortadan kaybolmuş. Yaşanmış
bu olay bile evrim teorisinin kanıtıdır.”
***
Ben olayı biraz
daha ilginçleştirmek için yanlarına gittim. Muhabir ve konukları, kim bu adam
der gibi birbirlerine kaş, göz hareketi yaptı. En sonunda: “Beyefendi” dedi
muhabir sinirli bir sesle, “Canlı yayında olduğumuz için lütfen çekilin
kameranın önünden.”
“Bakın ben bazı
konularda bilgi vermek istiyorum.”
“Siz kimsiniz?”dedi
muhabir
“Görgü tanığıyım.”
“Ne zaman
gördünüz?”
“Aslında bir
hafta önce gördüm. Baktım uçuyorlar falan çok korktum. Aralarından bir tanesi
de bana bakınca resmen korkudan altıma ettim, “Kameraya baktım, belki tanıyan
olur düşüncesiyle el salladım. Kameraman, ne yapıyon oğlum anlamında el
hareketi yaptı. Muhabir yüzünü buruşturdu.” “Söylediğiniz bilgileri şu an için
doğru kabul edemiyeceğim. Lütfen kameranın önünden çekilin..”
“Neden doğru
kabul etmiyorsunuz?” diye atıldı Turgut, “Uzaylı olabileceğini kanıtladığı için
mi?”
Turgut’a cevap
Mahmut’tan geldi: “Şirinlerin yaşadığı köyü bile bulmak burayı bulmaktan daha
kolay iken, bu ne şekil evrim geçirdiği belli olmayan görgü tanığına mı
inanacağız. Darwin baba da böyle insanlarla sık sık karşılaştığı için
maymunlara güveni kalmamıştır.”
Muhabir yüzünü
bana çevirdi: “Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. Daha sonra
görüşmek üzere.” Yayından çıkmamı gözleriyle işaret etti.
“İstenmediğim
yerde durmam hanımefendi, “Kameranın önünden çekildim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder