26 Aralık 2012 Çarşamba

Kızsız Hayat isimli romandan bazı bölümler.1


 

Geceleyin kalktım. Elimi yüzümü yıkamadan yarışmanın yapılacağı adrese gittim. Kapıdaki güvenlik görevlileri bana şaşırarak baktı. Sonra kendi aralarında konuşmaya başladı. Muhtemelen ya Abaza yada manyak olduğumu düşünüyorlardır. Ben de kaldırıma oturup saatin dokuza gelmesini bekledim. Saat dokuza yaklaştıkça da bulunduğum alan kadınlı, erkekli Abazalarla dolmaya başladı. Bu sırada yanıma şu ana kadar gördüklerimin en çirkini geldi “Ben Esma” dedi” evlenelim mi?”

Zaten güzel olsa beni bulmazdı, “Hayır” diyerek uzaklaştım.

Saat dokuz olunca proğramın yapılacağı binanın giriş kapısı açıldı ve içinden genç bir adam çıktı. Gür sesiyle “Herkes içeri, proğram başlamak üzere!” diye bağırdı.

Herkes kapıya yığılınca ufak bir izdiham yaşandı. Ben de biraz uğraştıktan sonra içeri girebildim.

Herkes içeri girdikten sonra aynı adam yüksek sesle konuşmaya başladı “İsmini okuduklarım benim yanıma gelsin” İsimleri okumaya başladı:

Ortalarda benim ismimi de okuyunca gruptan ayrlmış olanların yanına gittim. Adam birkaç kişinin daha ismini okuduktan sonra bize doğru döndü; “Siz düz bir şekilde ilerleyin” Eliyle gideceğimiz yolu gösterdi.

Biz de gösterdiği yoldan ilerlemeye başladık. Ta ki önümüze bir kadın çıkıncaya kadar. Kadın aceleyle açıklama yaptı: “Proğramda herkes formalite talibe hayır diyecek. Sonra sunucu size diyecek ki; Başka talip arayacak mısınız? Sizde bu soruya -evet- diyeceksiniz. Bu soru şifre tamam mı. Sonra da size gösterilen yere oturacaksınız…Herkes beni anladı mı?” Grubu gözden geçirdi.

Biz -anladık- deyince kadın hiçbir şey demeden yanımızdan uzaklaştı. Biz de birbirimize -ne oluyor- diye baktık. Bir dakika sonra erkek sunucunun sesi gelmeye başladı. Sunucu bağırarak proğramın açılışını yaptıktan sonra bizim gruptan olmayanları çağırmaya başladı ve olur mu? olmaz mı? Muhabbetine girdi.

Saatler sonra bizim gruptakilerin isimlerini okumaya başladı. İsmi okunan canlı yayına gidiyordu. Sıra bana gelince heyecandan ilerleyemedim. Sunucu tekrar ismimi okuduğundaysa az önceki kadın yanıma geldi. Sinirli bir sesle; “beyefendi, davetiyemi bekliyorsunuz? Lütfen proğrama çıkın, herkes sizi bekliyor” diye uyardı.

Derin bir nefes alıp, kendimi seyircilerin önüne attım. Sonra ürkek adımlarla sunucunun yanına gittim.

Sunucu gülümseyerek “hoş geldiniz Hayrettin bey” dedi “Lütfen kendinizi tanıtın” Ben mikrofonun geleceğini zannederek hiçbir şey demedim. Kısa bir sessizlik oluştu, “Galiba çok heyecanlı birine denk geldik” diye sessizliği bozdu sunucu;

“Efendim mikrofonu bekliyorum”

Stüdyoda bulunan herkes güldü. Sunucu da gülerek yaka kısmını gösterdi “Yakanızda değil mi mikrofon”

İşte o zaman ne olduğunu bilmediğim, sadece gruptakileri ayırmak için takıldığını zannettiğim şeyin mikrofon olduğunu öğrendim” Şey…Evet ben de şimdi fark ettim” dedim şaşkınlığıma şaşkınlık eklenmiş bir halde kekeleyerek;

“O zaman kendinizi tanıtın lütfen”

“İsmim Hayrettin, bekarım, yatlarım, katlarım var, taliplerimi bekliyorum”

“Süper hayrettin bey, lütfen aday yerine oturun.” Oturmam gereken yeri gösterdi;

“Basürüm var, on dakika sonra otursam” Gülümsedim: “Şaka yapıyorum”

Stüdyodakilerle birlikte kahkaha atan sunucu “olabilir, benim karımda da var” dedi” lütfen yerinize geçin.”

Gidip yerime oturdum. Sunucu talibimi çağırdı. Talibim olan kadın -tabi aramızda paravan olduğu için fiziğini göremiyordum- eminim bizim gruptandı.

İlk sözü kadın aldı; “Hayrettin bey, talibiniz oldum, çok güzelim, her zaman sizin gibi bir erkeğim olsun istedim, ne dersiniz acaba?”

Sanki bilmiyor ne diyeceğimi, “Hayır hanımefendi, kabul etmiyorum!”

Sunucu endişeyle bana doğru yaklaştı “Hayrettin bey, bir görseydiniz. Hem biraz tanışın”

Belli ki proğramı uzatmak istiyor. Ben de alacağım paradan mahrum kalmamak için sunucu’ya katıldım. Gülümseyerek; “olur efendim” diye onayladım. “Etini butunu bi görelim.”

“Hayrettin bey” dedi kadın “benim gözüm parada değil ama aç kalmamak için söylüyorum; neleriniz var?”

“Hanımefendi, önce isminizi söylerseniz daha iyi olur. Düşmüşsünüz paranın derdine.”

Sunucu “Az önce anons ettim ya” diye araya girdi.

“Belli ki fakir bu” diye dalga geçti kadın,

Seyirciler tepki gösterdi.

“Olur mu hanımefendi, biz adayları zenginlerden seçiyoruz.”

“Doğru mu Hayrettin bey, zengin misiniz?”

Ben de mal namına hiçbir şey olmadığı için işi espiriye vurdum “Bende sıcak su var, elinizi sıcak sudan soğuk suya sokmam.”

“Peki hayrettin bey” dedi sunucu keyiflenerek “çocuğunuz var mı?”

Kadın cevabımı beklemeden ortalığı karıştırmaya çalıştı “Yalnız çocuğunuz varsa ben bakamam, anasına bırakırsın.”

Oyuna katıldım. Sahte bir bağırışla “ne demek bakamam” dedim “boşuna mı evlenemiyorum seninle?”

“Hayrettin bey, lütfen bağırmayın” Sunucu yapay bir endişeyle konuşuyordu: “Biz mutlu aileler oluşturmanın derdindeyiz. Sakin bir şekilde konuşun”

“Olur mu öyle şey” diye sesini yükseltti kadın “Ben anamın çocuğuna bakmadım, senin veledine mi bakacağım?”

Bu sırada seyirci kısmında oturan kumral kadın mikrofonu eline aldı: “Ben kocamın ilk evliliğinden olan on iki tane çocuğuna bakıyorum” Ağlamaya başladı “Ben aptal mıyım peki?! Adamı seviyorsan çocuğuna bakacaksın.”

Kumral kadının yanındaki yaşlı adam, teselli etme bahanesiyle kadının orasına burasına dokunup öpüyordu.

Sunucu kadına “lütfen ağlamayın” dedi “Asuman hanım öyle demek istemedi. Dili sürçtü galiba “Bize doğru döndü; ”Demi Asuman hanım?”

Asuman: “Ben kimsenin veledine bakamam” diye diretti. Kumral kadına hitaben sesini yükseltti:  “Sen herkesi kendin gibi enayi mi sanıyorsun?”

“Tabi bakacaksın, yoksa üzerine karı getirir”diye laf attı kumral kadın

Seyirci kısmında aaaa sesleri yükseldi.

Tiyatronun içinde figüran kaldım. Olmayan çocuğa şimdi iki saat kavga ederiz,

“Benle evlenen adam hele öyle bir hata yapsın ,onun boğazını keserim”

“Sakin olun Asuman hanım” dedi sunucu bize doğru yaklaşırken. Bana baktı: “Böyle bir durumda aldatır mısınız Hayrettin bey?”

“Tabi aldatırım…Hem de bir değil, iki değil tam on tane kadın getiririm”

Stüdyoda -oha- sesleri yükseldi.

Kumral kadın da cinsliğine “Bu da Asumana kapak olsun” dedi.

“Senin ağzını yırtarım kadın” diye bağırdı Asuman:

“Hanımlar, lütfen daha düzgün tartışalım” diye araya girdi sunucu “Hem Hayrettin beyin de bu konudaki düşüncelerini alalım” Bana baktı:

“Ben evi hareme çeviririm, Asuman’ı da bekçi yaparım” dedim.

Asuman alıngan bir sesle bana seslendi: “Ne diyorsunuz Hayrettin bey, Osmanlı döneminde mi yaşıyoruz?” Ağlamaya başladı “Manyak mısın sen?” diye sesini yükseltti. Sunucu hemen Asumanın yanına gitti “Lütfen ağlamayın” diye sakinleştirdi, bana seslendi: “Diliniz mi sürçtü Hayrettin bey?”

“Sözlerimin arkasındayım”

“On tane karı getirin Hayrettin bey” dedi kumral kadın pisliğine “İsterseniz ben de bunlardan biri olurum!”

Kumral kadının yanındaki yaşlı adam “Benim ol, benim ol” diyerek kadına sarıldı. Kadın ise adamı itip: “Uzaklaş sen de, sapık mısın nesin” diye tısladı.

 

Seyirci kısmında bunlar olurken, Asuman’ın gür sesini duydum: “Siz ciddi misiniz Hayrettin bey?”

Tamam ama, sıkıldım artık bu oyundan, resmen boku çıktı, diyecektim vazgeçtim “Stüdyonun ortasında güreş tutun, kim yenerse onu alacağım.” Saniyeler önce stüdyonun ortasına gitmiş olan sunucu’ya baktım: “Lütfen paravanı açın, son kararımı vermek istiyorum.”

Sunucu bize doğru yaklaştı. Yüksek sesle: “Açın aradaki engeli” dedi.

Paravan açılınca Asuman göründü. 1.50 boylarında esmer biriydi. Bir an alıcı gözüyle baktım; ancak midem kabul etmedi. Asuman belli ki kavgadan bıkmamış. Kumral kadını kast ederek: “Kabul edin de kıskananlar çatlasın” dedi imalı bir sesle.

Kumral kadın: “Hayrettin bey, kabul etmeyin ben size komşumun on sekiz yaşındaki kızını getireyim. Daha taze” deyip yapay bir kahkaha attı.

Asuman seyirci tarafına baktı. Kumral kadına: “Sen sus kıskanç kadın” diye bağırdı, “Hayrettin benimdir.”

 

Hani tiyatro olduğunu bilmesem, göğsüm kabaracak: “Komşu kızının fotoğrafı var mı yanınızda hanımefendi?” diyerek olaya heyecan kattım. “Olmaz mı, bu program için yanımda getirdim.” Ayağa kalkıp yanıma geldi. Çantasından çıkardığı fotoğrafı bana verdi

Fotoğrafı inceledim. Güzel kıza benziyordu. Tabi bu fotoğraf doğruysa .Bu tür kadınlardan her türlü hile beklenir. Kadına baktım: “Benim talibim olarak bu resimdeki kızı lütfen proğrama getirin” deyip resmi geri verdim.

Kumral kadın: “getiririm tabi” diye cıvıldadı, “Sen yeter ki bu karıyı reddet!”

Sunucu bizden iki adım ötede kıkırdıyordu. Asuman ise, bu süre zarfında hiç tepki göstermedi. Sadece izlemekle yetindi. Bu da tiyatronun bir parçası olmalı.

Sunucu kumral kadına: “Tamam, sizi yerinize alalım” dedikten sonra bana son kararımı sordu:

“Hayır” dedim sanki evet demişim gibi. Sesim keyifli ve heyecanlıydı.

“Peki başka taliplerinizi aramak istiyormusunuz?”

“Tabi ki de!”

Sunucu aynı soruyu Asuman’a da sordu. Asuman da evet dedi,
Sonra sunucu stüdyoda dizilmiş olan koltukları göstererek birine oturmamızı istedi. Biz de gidip oturduk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder