Geceleyin kalktım. Elimi yüzümü yıkamadan
yarışmanın yapılacağı adrese gittim. Kapıdaki güvenlik görevlileri bana
şaşırarak baktı. Sonra kendi aralarında konuşmaya başladı. Muhtemelen ya Abaza
yada manyak olduğumu düşünüyorlardır. Ben de kaldırıma oturup saatin dokuza
gelmesini bekledim. Saat dokuza yaklaştıkça da bulunduğum alan kadınlı, erkekli
Abazalarla dolmaya başladı. Bu sırada yanıma şu ana kadar gördüklerimin en
çirkini geldi “Ben Esma” dedi” evlenelim mi?”
Zaten
güzel olsa beni bulmazdı,
“Hayır” diyerek uzaklaştım.
Saat dokuz olunca proğramın yapılacağı
binanın giriş kapısı açıldı ve içinden genç bir adam çıktı. Gür sesiyle “Herkes
içeri, proğram başlamak üzere!” diye bağırdı.
Herkes kapıya yığılınca ufak bir izdiham
yaşandı. Ben de biraz uğraştıktan sonra içeri girebildim.
Herkes içeri girdikten sonra aynı adam
yüksek sesle konuşmaya başladı “İsmini okuduklarım benim yanıma gelsin” İsimleri
okumaya başladı:
Ortalarda benim ismimi de okuyunca gruptan
ayrlmış olanların yanına gittim. Adam birkaç kişinin daha ismini okuduktan
sonra bize doğru döndü; “Siz düz bir şekilde ilerleyin” Eliyle gideceğimiz yolu
gösterdi.
Biz de gösterdiği yoldan ilerlemeye
başladık. Ta ki önümüze bir kadın çıkıncaya kadar. Kadın aceleyle açıklama
yaptı: “Proğramda herkes formalite talibe hayır diyecek. Sonra sunucu size
diyecek ki; Başka talip arayacak mısınız? Sizde bu soruya -evet- diyeceksiniz. Bu
soru şifre tamam mı. Sonra da size gösterilen yere oturacaksınız…Herkes beni
anladı mı?” Grubu gözden geçirdi.
Biz -anladık- deyince kadın hiçbir şey
demeden yanımızdan uzaklaştı. Biz de birbirimize -ne oluyor- diye baktık. Bir
dakika sonra erkek sunucunun sesi gelmeye başladı. Sunucu bağırarak proğramın
açılışını yaptıktan sonra bizim gruptan olmayanları çağırmaya başladı ve olur
mu? olmaz mı? Muhabbetine girdi.
Saatler sonra bizim gruptakilerin
isimlerini okumaya başladı. İsmi okunan canlı yayına gidiyordu. Sıra bana
gelince heyecandan ilerleyemedim. Sunucu tekrar ismimi okuduğundaysa az önceki
kadın yanıma geldi. Sinirli bir sesle; “beyefendi, davetiyemi bekliyorsunuz? Lütfen
proğrama çıkın, herkes sizi bekliyor” diye uyardı.
Derin bir nefes alıp, kendimi seyircilerin
önüne attım. Sonra ürkek adımlarla sunucunun yanına gittim.
Sunucu gülümseyerek “hoş geldiniz Hayrettin
bey” dedi “Lütfen kendinizi tanıtın” Ben mikrofonun geleceğini zannederek
hiçbir şey demedim. Kısa bir sessizlik oluştu, “Galiba çok heyecanlı birine
denk geldik” diye sessizliği bozdu sunucu;
“Efendim mikrofonu bekliyorum”
Stüdyoda bulunan herkes güldü. Sunucu da
gülerek yaka kısmını gösterdi “Yakanızda değil mi mikrofon”
İşte o zaman ne olduğunu bilmediğim, sadece
gruptakileri ayırmak için takıldığını zannettiğim şeyin mikrofon olduğunu
öğrendim” Şey…Evet ben de şimdi fark ettim” dedim şaşkınlığıma şaşkınlık
eklenmiş bir halde kekeleyerek;
“O zaman kendinizi tanıtın lütfen”
“İsmim Hayrettin, bekarım, yatlarım, katlarım
var, taliplerimi bekliyorum”
“Süper hayrettin bey, lütfen aday yerine
oturun.” Oturmam gereken yeri gösterdi;
“Basürüm var, on dakika sonra otursam” Gülümsedim:
“Şaka yapıyorum”
Stüdyodakilerle birlikte kahkaha atan
sunucu “olabilir, benim karımda da var” dedi” lütfen yerinize geçin.”
Gidip yerime oturdum. Sunucu talibimi
çağırdı. Talibim olan kadın -tabi aramızda paravan olduğu için fiziğini
göremiyordum- eminim bizim gruptandı.
İlk sözü kadın aldı; “Hayrettin bey, talibiniz
oldum, çok güzelim, her zaman sizin gibi bir erkeğim olsun istedim, ne dersiniz
acaba?”
Sanki
bilmiyor ne diyeceğimi, “Hayır
hanımefendi, kabul etmiyorum!”
Sunucu endişeyle bana doğru yaklaştı “Hayrettin
bey, bir görseydiniz. Hem biraz tanışın”
Belli
ki proğramı uzatmak istiyor.
Ben de alacağım paradan mahrum kalmamak için sunucu’ya katıldım. Gülümseyerek;
“olur efendim” diye onayladım. “Etini butunu bi görelim.”
“Hayrettin bey” dedi kadın “benim gözüm
parada değil ama aç kalmamak için söylüyorum; neleriniz var?”
“Hanımefendi, önce isminizi söylerseniz
daha iyi olur. Düşmüşsünüz paranın derdine.”
Sunucu “Az önce anons ettim ya” diye araya
girdi.
“Belli ki fakir bu” diye dalga geçti kadın,
Seyirciler tepki gösterdi.
“Olur mu hanımefendi, biz adayları
zenginlerden seçiyoruz.”
“Doğru mu Hayrettin bey, zengin misiniz?”
Ben de mal namına hiçbir şey olmadığı için
işi espiriye vurdum “Bende sıcak su var, elinizi sıcak sudan soğuk suya sokmam.”
“Peki hayrettin bey” dedi sunucu
keyiflenerek “çocuğunuz var mı?”
Kadın cevabımı beklemeden ortalığı
karıştırmaya çalıştı “Yalnız çocuğunuz varsa ben bakamam, anasına bırakırsın.”
Oyuna katıldım. Sahte bir bağırışla “ne
demek bakamam” dedim “boşuna mı evlenemiyorum seninle?”
“Hayrettin bey, lütfen bağırmayın” Sunucu
yapay bir endişeyle konuşuyordu: “Biz mutlu aileler oluşturmanın derdindeyiz. Sakin
bir şekilde konuşun”
“Olur mu öyle şey” diye sesini yükseltti
kadın “Ben anamın çocuğuna bakmadım, senin veledine mi bakacağım?”
Bu sırada seyirci kısmında oturan kumral
kadın mikrofonu eline aldı: “Ben kocamın ilk evliliğinden olan on iki tane çocuğuna
bakıyorum” Ağlamaya başladı “Ben aptal mıyım peki?! Adamı seviyorsan çocuğuna
bakacaksın.”
Kumral kadının yanındaki yaşlı adam, teselli
etme bahanesiyle kadının orasına burasına dokunup öpüyordu.
Sunucu kadına “lütfen ağlamayın” dedi “Asuman
hanım öyle demek istemedi. Dili sürçtü galiba “Bize doğru döndü; ”Demi Asuman
hanım?”
Asuman: “Ben kimsenin veledine bakamam” diye
diretti. Kumral kadına hitaben sesini yükseltti: “Sen herkesi kendin gibi enayi mi sanıyorsun?”
“Tabi bakacaksın, yoksa üzerine karı
getirir”diye laf attı kumral kadın
Seyirci kısmında aaaa sesleri yükseldi.
Tiyatronun
içinde figüran kaldım. Olmayan çocuğa şimdi iki saat kavga ederiz,
“Benle evlenen adam hele öyle bir hata
yapsın ,onun boğazını keserim”
“Sakin olun Asuman hanım” dedi sunucu bize
doğru yaklaşırken. Bana baktı: “Böyle bir durumda aldatır mısınız Hayrettin bey?”
“Tabi aldatırım…Hem de bir değil, iki değil
tam on tane kadın getiririm”
Stüdyoda -oha- sesleri yükseldi.
Kumral kadın da cinsliğine “Bu da Asumana
kapak olsun” dedi.
“Senin ağzını yırtarım kadın” diye bağırdı
Asuman:
“Hanımlar, lütfen daha düzgün tartışalım” diye
araya girdi sunucu “Hem Hayrettin beyin de bu konudaki düşüncelerini alalım” Bana
baktı:
“Ben evi hareme çeviririm, Asuman’ı da
bekçi yaparım” dedim.
Asuman alıngan bir sesle bana seslendi: “Ne
diyorsunuz Hayrettin bey, Osmanlı döneminde mi yaşıyoruz?” Ağlamaya başladı “Manyak
mısın sen?” diye sesini yükseltti. Sunucu hemen Asumanın yanına gitti “Lütfen
ağlamayın” diye sakinleştirdi, bana seslendi: “Diliniz mi sürçtü Hayrettin bey?”
“Sözlerimin arkasındayım”
“On tane karı getirin Hayrettin bey” dedi
kumral kadın pisliğine “İsterseniz ben de bunlardan biri olurum!”
Kumral kadının yanındaki yaşlı adam “Benim
ol, benim ol” diyerek kadına sarıldı. Kadın ise adamı itip: “Uzaklaş sen de, sapık
mısın nesin” diye tısladı.
Seyirci kısmında bunlar olurken, Asuman’ın
gür sesini duydum: “Siz ciddi misiniz Hayrettin bey?”
Tamam ama, sıkıldım artık bu oyundan, resmen
boku çıktı, diyecektim vazgeçtim “Stüdyonun ortasında güreş tutun, kim yenerse
onu alacağım.” Saniyeler önce stüdyonun ortasına gitmiş olan sunucu’ya baktım:
“Lütfen paravanı açın, son kararımı vermek istiyorum.”
Sunucu bize doğru yaklaştı. Yüksek sesle: “Açın
aradaki engeli” dedi.
Paravan açılınca Asuman göründü. 1.50
boylarında esmer biriydi. Bir an alıcı gözüyle baktım; ancak midem kabul etmedi.
Asuman belli ki kavgadan bıkmamış. Kumral kadını kast ederek: “Kabul edin de
kıskananlar çatlasın” dedi imalı bir sesle.
Kumral kadın: “Hayrettin bey, kabul etmeyin
ben size komşumun on sekiz yaşındaki kızını getireyim. Daha taze” deyip yapay
bir kahkaha attı.
Asuman seyirci tarafına baktı. Kumral
kadına: “Sen sus kıskanç kadın” diye bağırdı, “Hayrettin benimdir.”
Hani
tiyatro olduğunu bilmesem, göğsüm kabaracak: “Komşu kızının fotoğrafı var mı yanınızda
hanımefendi?” diyerek olaya heyecan kattım. “Olmaz mı, bu program için yanımda
getirdim.” Ayağa kalkıp yanıma geldi. Çantasından çıkardığı fotoğrafı bana
verdi
Fotoğrafı inceledim. Güzel kıza benziyordu.
Tabi bu fotoğraf doğruysa .Bu tür kadınlardan her türlü hile beklenir. Kadına
baktım: “Benim talibim olarak bu resimdeki kızı lütfen proğrama getirin” deyip
resmi geri verdim.
Kumral kadın: “getiririm tabi” diye cıvıldadı,
“Sen yeter ki bu karıyı reddet!”
Sunucu bizden iki adım ötede kıkırdıyordu. Asuman
ise, bu süre zarfında hiç tepki göstermedi. Sadece izlemekle yetindi. Bu da tiyatronun bir parçası olmalı.
Sunucu kumral kadına: “Tamam, sizi yerinize
alalım” dedikten sonra bana son kararımı sordu:
“Hayır” dedim sanki evet demişim gibi. Sesim
keyifli ve heyecanlıydı.
“Peki başka taliplerinizi aramak
istiyormusunuz?”
“Tabi ki de!”
Sunucu aynı soruyu Asuman’a da sordu. Asuman
da evet dedi,
Sonra
sunucu stüdyoda dizilmiş olan koltukları göstererek birine oturmamızı istedi. Biz
de gidip oturduk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder